Toprak Ana #42: Siyez Bulguru ve Üryani Eriği
14 Ağustos 2008 Perşembe
Bu hafta, stüdyo konuğumuz Sayın Muhtar Katırcıoğlu ile, 2-3 Ağustos tarihleri arasında Kastamonu’nun İhsangazi ilçesinde, diğer dostlarımızla birlikte katıldığımız İhsangazi Sepetçioğlu ve Siyez Bulguru Festivali’ni ve bu son derece renkli etkinliğe bağlı olarak bölgenin iki kritik ürününü, Siyez Bulgurunu ve Üryani Eriğini konuşuyoruz.
“Verimli Hilal” bölgesinde, ilk tarım topluluklarının sofralarına 100 asır önce aş olan ve yapılan arkeolojik kazılarda, Hititler’den bu yana genetik formunu koruduğu saptanan Siyez Buğdayı (Triticum monococcum), lezzeti, besin değerleri ve dünyanın kuraklaşmaya doğru değişim gösteren iklim şartlarında son derece kritik bir tarım ürünü olduğunu ispatlıyor.
Türkiye’de sadece İhsangazi’de yetişen Siyez Buğday’ı ayıklandıktan sonra kaynatılıp kurutuluyor; daha sonra kabuğu soyulduktan sonra tercihen su değirmenlerinde öğütülerek Kastamonu mutfağında lezzetiyle özel bir yeri olan Siyez Bulguru hazırlanıyor. Barındırdığı protein, mineral, vitamin ve lifli besin özellikleri, Siyez Bulgurunu korunması gereken önemli bir geleneksel milli servet haline getiriyor.
İhsangazi için bir diğer nimet ise Üryani Eriği. Kabuğu soyularak sunulduğu ise “üryani” adını alan bu erik cinsi, Osmanlı mutfağından beri özellikle Ramazan sofralarında hoşaf olarak tercih edilmiş çok lezzetli ve şifalı bir meyve. Ilgaz eteklerinde, geçmişte bahçelerin daima sınır ayrımlarında serpiştirilen ağaçlar artık sağlanan desteklerle düzenli ekim alanlarında boy vermeye başlamış.
Programımıza telefon hattımızdan katılan ve her iki ürün konusunda yapılan yerel çalışmalara destek veren, festival sürecinde başarılı organizasyonun mimarlarından biri olan Mustafa Afacan değerli görüşlerini bizlerle paylaşıyor.
Sevgili Muhtar Katırcıoğlu, diğer tüm çalışmalara paralel olarak, uluslararası Slow Food örgütü çatısı altında Siyez Bulguru ve Üryani Eriği’nin “Presidia” olarak tanıtılarak, dünya pazarlarında hak ettikleri değeri bulması için yapmamız gerekenleri bizlere hatırlatıyor.
Programda, Halimiz Ahvalimiz grubundan bir türkü dinliyoruz: “Dağlar dağımdır benim”
Dağlar başın alaydım
Çağıraydım çayladım
O yar burdan geçende
Kol boynuna salaydım
Dağlar dağlar yar yaman dağlar
Gözel yariyçin ağlar
Dağlar dağlar yar yaman dağlar
Bülbül güliyçin ağlar
Dağlar başı çemedi
Gemlı gülmeğ nemedi
Men burda kan ağlıram
Derdim köme kömedi
Dağlar dağlar yar yaman dağlar
Gözel yariyçin ağlar
Dağlar dağlar yar yaman dağlar
Bülbül güliyçin ağlar
Dağlara septim ekin
Giderttim elimdekin
Ne dostum ne düşmanım
Olmasın menim tekin
Dağlar dağlar yar yaman dağlar
Gözel yariyçin ağlar
Dağlar dağlar yar yaman dağlar
Bülbül güliyçin ağlar
Program ses kaydı aşağıdadır.