Tohum Takas ve Düşündürdükleri

(Eko IQ Dergisi, Mayıs 2013 sayısı, Yazan: Cem Birder)

Bitkisel patent kanunlarının 1930’lar itibarıyla yaygınlaşması, GDO ve kısırlaştırılmış tohumlar konusunda yaşanan tartışmalar, 1985’lerden bugüne dünya tohum ticaretinde gerçekleşen şirket birleşmeleri, bilimsel olduğu iddiasında “özel” amaca hizmet veren araştırmalar… Son 30 yılda yaşananların toplum ve doğaya olan etkisi on bin yıl boyunca çiftçiler tarafından gerçekleştirilen tohum ıslahının çok ötesinde oldu. Elde edilen “yüksek nitelikli” tohumun açlığa bir çare olabileceği söylenmişti. Bugün devletler ve şirketler arası ilişkiler, tohum ticaretini özellikle silahlaştırmaya dönüştüren ezici, yok edici ve toplumsal vicdanı yok sayan stratejiler yumağı olarak devam ediyor. Bu süreci perçinleştirmeye çalışan bir önemli güç ise tüm dünyayı  “copy-paste” yöntemlerle saran tohumculuk yasaları.

Ulusal basın kuruluşları sessiz.

oya03

Bu tabloda yaşanan felaketi durdurmaya çalışanlar, farkındalık oluşturmaya çalışanlar yerel tohum takas şenliklerinde buluşuyorlar.

Türkiye’de 2006 yılında yürürlüğe giren 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu tohum ticaretini yasakladı. Ancak izin verdiği tohum takası sayesinde ülkemizde çeşitli sivil toplum kuruluşları ve belediyeler öncülüğünde tohum takas şenlikleri düzenlenmeye başlandı.

Atalık, yerel tohumların minik zarflarda el değiştirdiği, çoluk-çocuk, kentli-köylü herkesin katıldığı bu renkli etkinliklerin farklı ülkelerde söylemleri daima aynı kelimelerde buluşuyor: gıda egemenliği, doğa-dostu tarım, sürdürülebilirlik, biyoçeşitlilik ve yaşamsal hakları ellerinden alınmaya çalışılan küçük üreticiler… Aynı Peru’da, Fransa’da, Almanya’da, Kenya’da, Nepal’de, Avustralya’da, Yunanistan’da düzenlenen şenlikler gibi. Her biri farklı dillerde söylenen tek bir şarkı.

Çanakkale’ye bağlı Bayramiç ilçesinde, 19 – 20 Nisan tarihlerinde, 3. kez düzenlenen “Tohum Takas ve Yerel Ürünler Şenliği” etkinlikleri kapsamında sadece yerel tohumlar el değiştirmedi. Etkinliğin ilk günü gerçekleşen çalıştayda Katılımcı Onay Sistemi ve Bayramiç Gerçek Gıda Bildirgesi üzerinde fikirler tartışıldı. İkinci gün düzenlenen panelde Türkiye’de düzenlenen tohum takas çalışmaları üzerine bir değerlendirme yapıldı.

 oya01

Katılımcı Onay Sistemi (KOS)

KOS, organik tarım sertifikasyon sistemine bir alternatif olarak, üretici ve tüketici grupları arasında oluşturulan kontrolör delegasyon yapısında bölgesel koşulları dikkate alan esnek kurallar, şeffaf bilgilendirme esasında, düşük maliyetli çözümler sağlayabilen bir yapılaşmadır. Bayramiç’te geçtiğimiz yıl tohum takas şenliğinde de bu konu başlığında bir çalıştay düzenlenmişti. Ancak bu yıl Anadolu’nun farklı yörelerinden gelen ve temiz gıda konusunda faaliyet gösteren çok sayıda kişi ve kurumlarla Katılımcı Onay Sistemi’nin öncelikle bir manifestodan yola çıkma fikri benimsendi. Çalıştaya katılanlar sağlıklı ve doğru gıdaların, toplumun her kesimi tarafından erişilebilir ve satın alınabilir olması fikrinde birleşti. Bu doğrultuda organik (veya doğa-dostu) tarım ürünlerinin pahalı olmaması için, etik ve adil üretim, lojistik kolaylıklar, aracısız satış, üreticinin tüketici ile yakınlaşabilmesi önem taşıyor. Önümüzdeki günlerde Bayramiç’te belirlenecek Katılımcı Onay Sistemi kurallarına uygun üreticilerle çalışmalar başlayacak. Elde edilen ürünler öncelikle Bayramiç Halk Pazarı’nda ve Çanakkale’de satışa sunulacak. Model niteliğindeki çalışmanın Bayramiç’te başarıya ulaşması, diğer bölgelerde de benzer adımlara motivasyon sağlayabilir. KOS yaklaşımının, organik tarım kanununda yer alan zorlukların aşılabileceği bir çözüm olarak, ileriki yıllarda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı çatısı altında resmi kimlik kazanması da mümkün. Zira, IFOAM (Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu) Katılımcı Onay Sistemi’ni de paralel olarak destekliyor ve bu oldukça umut verici.

oya02

Bayramiç Gerçek Gıda Bildirgesi

Gıda, kaynağı olduğu güneşin altında yaşayan her canlı için haktır. Herkesin kendi gıdasını özgürce yetiştirmeye ve onu yetiştirecek kirlenmemiş bir toprağa ve suya hakkı vardır. Gerek kırsal alanda, gerekse kentlerde yaşıyor olsun, her insan bu gıda üretiminin bir parçasıdır.

Gerçek gıda, genetiği değiştirilmiş organizmalar olmadan, doğaya, emeğe, toplum ve insan sağlığına saygılı olarak üretilmiş, işlenmiş ve dağıtımı yapılmış gıdadır.

Her nerede yaşıyor olursa olsun bu bildirgeyi imzalayanlar, sürekli yüz yüze geldiği herkesle, mahallesinde, iş yerinde ya da örgütlendiği herhangi bir noktada gerçek gıda için bir araya gelirler ve bu bildirgede ifade edilen görüşler çerçevesinde, üreticilerle aracısız güven esasına dayanan bağlantılar kurarlar. Bu bağlantılar, mümkün olduğu kadar yerel ölçekte inşa edilir, küçük çiftçiler tarafından üretilmiş ve karşılıklı dayanışma çerçevesinde fiyatlandırılmış ürünlere yönelir ve takas yöntemlerini de içerirler.

Tohumlar insanlığın ortak mirasıdır. Üzerinde fikri mülkiyet hakkı tesis edilemez. Herkes, kendi yetiştirdiği tohumu, kendisinin uygun göreceği bir başkası ile paylaşma ya da takas etme hakkına sahiptir. Tohumların yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılabilmesinin en doğru yolu, onların tohum bankalarında değil, binlerce yıldır olduğu gibi halkın elinde ve toprağın içinde olmasıdır.

Köylülük, doğaya uyumlu ve özgür bir yaşamın örneklerini içermesi nedeniyle onur duyulacak bir yaşam biçimidir. Köylülüğü tehdit eden faaliyetlere karşı yürütülen mücadeleleri destekliyoruz. Kırsal ve kentsel alan arasında iletişim ve etkileşimi geliştirecek uygulamaları yaşama geçiriyoruz.

Gerek kent yaşamında, gerekse kırsal alanda kadının özgürleşmesi, gerçek gıdaya ulaşmak için bir ön koşuldur. Kadınlar, emeklerinin yanı sıra duyarlılıkları, bağlantıları besleme kabiliyetleri ile de değişimin temel öğesidir.

oya05

Kendi emeği ile geçimini sağlayan küçük çiftçiler, gerçek gıdayı oluşturmak üzere üretimlerini gözden geçirip, piyasa dışındaki seçeneklere yönelirler.

Taş değirmenler başta olmak üzere, doğaya uyumlu ve emeğe saygılı geleneksel gıda işleme tesisleri, yaşatılır ve geliştirilir. Fırıncılar, lokantalar, pastaneler başta olmak üzere gıda üreten esnaf, üretimlerini kültürümüzü ve geleneklerimizi yaşatacak şekilde yeniden düzenlerler.

Yerel yönetimler, kuracakları pazar ve takas yerleriyle, üretici ve tüketicilerin yüz yüze gelebileceği olanaklar yaratarak gerçek gıdaya erişimi kolaylaştırırlar.

Gerçek gıda, sorumluluk hisseden bireylerin harekete geçmesiyle, üretim ve tüketim tercihlerini ortaklaştırmalarının üzerinde yükselecektir. Bu bildirgeyi imzalayan bizler, kuracağımız bağlantılarla, iletişim ve etkileşim içerisinde, gıda güvencemizi de, gıda güvenliğimizi de el birliğiyle oluşturacağız.

Tohum Takas Çalışmaları üzerine bir Değerlendirme

Türkiye’de son senelerde tohum takas şenlikleri hız kazanıyor. Torbalı, Seferihisar, Bayramiç, Bodrum, Şile gibi ilçelerde belediyeler ve bölgelerinde yer alan sivil toplum kuruluşları desteğinde tohum takas etkinlikleri yerel tohumların ve bu tohumlardan elde edilen gıdanın önemini bizlere hatırlatıyor. Bu çalışmaların el ele vermesi ve bu doğrultuda deneyim kazanarak ilerlemesini tercih ediyoruz. Bazı kritik başlıklar ve sorular:

  1. Yerel tohum takas şenliklerini düzenleyen bazı sivil toplum kuruluşları arasında farklı sebeplere bağlı iletişim kopuklukları gözlemliyoruz. Acaba bu rekabetçi bir tavır mıdır? Eğer öyleyse, tohum gibi yaşamsal bir alanda gönülden emek veren kişiler arasındaki bu olumsuz tavır nasıl ortadan kaldırılabilir?
  2. Tohum takas şenliklerine katılan insanların çoğunun kentli veya kentten köylere taşınmış insanlar olduğunu görüyoruz. Avrupa’daki uygulamalarda da, takas etkinliklerinde yer alanların büyük oranda tohum hobistleri veya kentlerden gelen kişiler olduğunu görüyoruz. Yerel tohumu bizlere ve bugüne taşıyan köylünün bu etkinliklerde ilgisinin oransal olarak daha düşük olmasının sebepleri neler olabilir?
  3. Tohum takas bir günlük bir etkinlik olarak düzenlense de, bu etkinliğe gelen tohumların gerçekten yerel olup olmadığı, kim tarafından hangi koşullarda üretildiği, kim tarafından teslim alındığı, nereye ekileceği ve sonuçları hakkında bilgi sahibi olmamız gerekiyor. Bu yıl tohum takas formlarında elde edilen detaylı bilgiler takip amaçlı olarak bir veritabanına aktarılacak.
  4. Takasta edilen tüm tohumların birer kopyası deneme ve  kontrol amaçlı olarak serada, çapraz tozlaşmaya imkan vermeyecek şekilde, üretilecek. Sonuçları paylaşılacak.
  5. Tohum sağlayan kişiler arasında nitelikli, az bulunan ve kültürel değeri olan tohum sahiplerinin bu tohumlara öncelik vererek, bundan sonraki senelerde daha çok miktarda tohumu daha çok sayıda insanla buluşturmaları önem taşıyor.
  6. Tohum gibi, fidelerin de tohum takas etkinlikleri kapsamında dahil edilmesi mümkün olabilir.
  7. Bu etkinliklerde daha çok sayıda köylü konuşmalı; düzenlenen çalıştaylara daha çok sayıda köylünün katılımı teşvik edilmelidir.
  8. Etkinlik düzenlenen ilçe belediyeleri ve diğer kamu kurumları desteğinde, her yıl elde edilen tohum ve fideler desteğinde ilçe adıyla birlikte anılan bostan bahçelerinde yerel tohum ve biyoçeşitlilik merkezleri düzenlenebilir.
  9. Etkinlik programları en az 3 ay öncesinden geniş katılımcı bir grup ile birlikte hazırlanmalıdır. Böylelikle amaç çeşitliliği kadar, katılımcı sayı ve çeşitliliği de sağlanacaktır.
  10. Tohum takas etkinliklerinin bilimsel, sosyal – kültürel boyutları ve kırsaldaki önemi bölgesel veriler eşliğinde daha detaylı incelenmelidir.

Atalık tohumlarını daha çok fark eden, bu tohumların yeşereceği toprağa ve suya zehir bulaştırmayan, toplumun hangi gelir grubunda olursa olsun sağlıklı gıdalarla beslenmesini önemseyen bir ülke olabiliriz. Bayramiç’te çocukların hep bir ağızdan söyledikleri keçi çağırma ve domuz kaçırma şarkıları geleneklerin melodisiydiler. Her ülkede, her yaştan insanın doğaya yapacağı barış çağrısının küçük bir korosuydular. İddiasız ve mutluydular.

oya04

Fotoğraflar: Oya Yalçın

Not: Bu yıl 3. kez düzenlenen Bayramiç Tohum Takas ve Yerel Ürünler Şenliği etkinliklerinde verdikleri destekler için Bayramiç Belediyesi’ne, sivil toplum kuruluşlarına, gönüllülerimize ve tüm katılımcılara “gönülden” teşekkür ediyoruz.

 

1 Comment

  1. Tohum Takasını gerçekleştirmeyi amaçlayan insanların ve onların bir araya gelip sivil toplum gücü oluşturacak organizasyonların tohuma baktıkları gibi birbirine bakmadıklarını doğrudan olmamış gözlememiş gibi olsam da aralarında bir ayrılık rüzgarlarının estiğini hissetmekteyim.

    Az olsun, benim olsun, ya da bizim olsun düşüncesi ile kontrolun elden kayıp gidebileceği endişesi mi hakimdir, acaba bu mıknatısın benzer kutupların birbirini iter bir tavır ve davranış sergilemeleri ,ya da bizim öyle yanılıp da isimlendiremediklerimiz midir?

    Dilerim öyledir ben, yanılıyorumdur…

    Saygı ve selamlarımla

    Ruhunuzdaki yerli tohum aşkının eksilmemesi dileklerimle hoşçakalın.

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s