Toprak Ana

İnsan elini sürdüğü sürece, ‘ekoloji’ siyasi bir kavram olarak gelişiyor. Bir başka deyişle, siyasetten arındırılmış bir çevre yok; toprak yok, ağaç yok, hayvan yok, tohum yok, su yok; ne yazık ki.

O halde dokunduğumuz şeyler ‘insan ve doğa dostu‘ olarak tasarlanmalı, uygulanmalı. Hem kırsalda, hem kentte. Toplumsal olmayan şeyler dünyanın iyiliğine hizmet edemiyor (çok harika fikirler, eserler bile olsalar).

ta-keciler

 

Toprak Ana projesinin öncelikli hedefi e-ticaret değil. Kırsaldaki geleneksel değeri sürdürmek istiyoruz. Çabamız, insan ve doğa dostu tarımı desteklemek, bu felsefedeki üreticileri ve üretimleri tanıtmak, üretici-tüketici ilişkilerini güçlendirmek…

Kırsalın bozulmadan sürebilmesi için, köyün ve köylülüğün, Anadolu’nun binlerce yıllık saygınlığında yaşaması esas. Köylünün hayallerinde uzaktaki kasabalar veya kentteki parıltılı yaşam olduğu sürece göç kaçınılmaz. Kimileri kırsal çözümleri bundan böyle ‘iyi eğitimli’ kentlilerin sağlayabileceğini düşünse de, bu kişiler toprağı, havayı, kuşu, koyunu, keçiyi, ağacı ve tohumu okuyabilenler olamıyorlar çoğu kez. Yazmak için önce okumak gerekmez mi? Geçmişin bugünlere dek taşıdığı bilgi çoğunlukla kitaplarda yok.

Yeni dönemlere adım atarken, kentli ve kırsal topluluklarının bir birini daha iyi anlaması, tanıması ve el ele vermesi önemli. Üretici ve müşterinin para temelli bir alışverişin ötesinde, yaşamsal kıymetleri birlikte arayan, koruyan ve geliştiren hedeflerde buluşmaları önemli. Yapılar kurmadan, tasarım önemli, hayaller önemli.

Tanımak dokunmaktır.